WwW.GnCFrMTr.Tr.cX
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

WwW.GnCFrMTr.Tr.cX

Gençlik Fan Sitesi
 
AnasayfaPortalliLatest imagesAramaKayıt Ol

 

 03-Murat Hüdâvendigâr

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
__eboLa__
AdministratöR
AdministratöR
__eboLa__


Erkek Mesaj Sayısı : 210
Yaş : 30
Nerden : İstanbuL
TaKıM : GaLaTaSaRaY
HoBiLeR : İnternet,FutboL
Kayıt tarihi : 01/02/07

03-Murat Hüdâvendigâr Empty
MesajKonu: 03-Murat Hüdâvendigâr   03-Murat Hüdâvendigâr EmptyC.tesi Ekim 06, 2007 1:21 am

Babası: Orhan Gazi
Annesi: Nilüfer Hatun
Doğumu: 1326
Vefatı: 1389
Saltanatı: 1359 – 1389 (30) sene

Sultan Murad uzun boylu, değirmi yüzlü, iri burunlu idi. Kalın ve adaleli bir vücuda sahipti. Başına mevlevi sikkesi üzerine yuvarlak testar sarılı bir başlık giyerdi. Çok sade giyinir ve kırmızı zeminli beyaz e1biseden hoşlanırdı. Gayet nazik, sevimli, çok halim ve selimdi.


Âlim ve sanatkârlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere büyük bir şefkatle muamele ederdi. Halk tarafından "Gazi Hünkâr" diye anılır ve bir baba olarak sevilirdi. Terbiyesi ile annesi Nilüfer Hatun meşgul oldu: Gençliğini Bursa'da medreselerde, ilim ve sarfat adamları ile geçirdi. Bütün hayatı sınır boylarında ve harp meydanlarında geçmiştir. Hiç durmadan Rumeli'den Anadolu’ya, Anadolu'dan Rumeli'ye seferler yapmıştır. Bu kadar harp meşguliyetleri arasında, büyük ve kıymetli binalar, sanat eserleri meydana getirmeye de vakit bulmuştur. Bursa'da camiler, medreseler ve imarethaneler yaptırmıştır. Edirne'yi ilk defa O, hükümet merkezi yapmıştır. İlk Edirne sarayı da kendisi bina ettirmiştir. Orhan Gazi'nin vefatında 95.000 km² olan toprakların genişliğini 500.000 km² ye çıkardı.

Zamanında alınan yerler: 1362'de Edirne, 1363'de eski Zağra ve Filibe fethedildi. 1364'dE Sırp sındığı zaferi kazanıldı ve Haçlılar perişan edildi. 1365'de Kara Biga Osmanlı topraklarına katıldı. 1369'da Hayrabolu, Kırklareli, Pınarhisar ve Vize alındı.1370'de Bulgar Krallığı Osmanlılara tâbi oldu. Bir müddet sonra da Çamurlu savay kazanıldı. 1371'de Çirmen zaferi elde edildi, Haçlılar bir defa daha yenildiler. 1372'de Çatalca Bizans'tan alındı. 1374'de Sırbistan Osmanlılara tâbi oldu. 1375'de Niş fethedildi. 1378'de Kütahya Vilâyeti Osmanlı topraklarına katıldı. 1382'de Sofya fethedildi. 1383'de Candaroğulları Osmanlılara tâbi oldu. 1385'de Arnavutlukun kuzeyi tamamen alındı. 1386'da Karamanlılarla harp yapıldı. 1388'de Silistre, Ziştovi, Niğbolu, Plevne, Lofça, Deliorman ve Dobruca Türk hakimiyeti altına alındı. 1389'da Haçlılar bir defa daha perişan edildiler ve İslâm ordusunun yiğitlikleri sonunda Kosova Meydan Muharebesi kazanıldı. Ne yazık ki bu şanlı zafer çok büyük bir acı ile neticelendi. Bütün gazileri derin bir matem içinde bıraktı. Şöyle ki; bu zafer sonunda yaralıların büyük bir kısmı düşman askerleri idi. Yerdekiler arasında tek Türk şehidi de vardı. Sultan Murad her şehidin önüne geldiği vakit büyük bir üzüntü ile "İnna lillâhi ve inna ileyhi râciün" diyor ve şehidin derhal kaldırılarak defnedilmesini emrediyordu. Yaralı bir Türk'ün yanına geldiği zaman, onu okşuyor, yarasının acıyıp acımadığını ve bir arzusu olup olmadığını soruyordu. Böylece dolaşırken biraz uzakta ölüler arasında bir kımıldama oldu. Sultan Murad o tarafa döndü. Ölüler arasından, dev gibi uzun boylu bir Sırplının kalktığı görüldü. Miloş ismindeki bu Sırplı (Kral Lazar'ın damadı) yerden kalkarak Padişaha doğru gelmeye başladı. Padişahın muhafızları ise, Sırplıyı derhal yakaladılar. Fakat Sırplı, padişahı mutlaka görmek istiyordu ve : "Beni bırakınız, korkmanıza lüzum yok. Ben Padişahın elini öpmeye ve hem de Müslüman olmaya geldim. Ayrıca size bir de müjdem var. Kral Lazar yakalandı, bakınız getiriyorlar" dedi. Padişah onun sözlerini işitmişti. İşaret ederek bırakmalarını söyledi. Muhafızlar da Kralın tutulduğu tarafa bakarlarken, yaralı taklidi yapan hain Sırplı, Padişaha yaklaştı, elini öpecekmiş gibi eğildi, bir anda ve yıldırım sürati ile koltuğunun altında sakladığı hançerini çekerek, Gazi Hünkâr'ın mübarek göğüs ve karnına sapladı. Muhafızlar neye uğradıklarını anlayamadılar. Katil kaçmaya başladı. Sonra muhafızlar kafiri yakalayarak parça parça ettiler. Hünkâr'ın son sözleri şunlardı : "İslâmın muzafferiyeti, benim şehit olmama bağlı ise, şehadet şerbetini nasip buyurmasını Cenab-ı Hak'tan dua ve niyaz etmiştim. Duam kabul buyuruldu. Hazreti Allah'a hamd ve sena olsun ki, İslâm askerinin zaferini gördükten sonra hayatım sona ermektedir. Oğlum Bayazid'e biat ediniz. Sakın esirleri incitmeyiniz. Mal ve canlarına tecavüz etmeyiniz. Ben artık sizleri ve muzaffer ordumuzu Cenab-ı Hakk'a emanet ediyorum. Mevla devletimizi bütün fenalıklardan korusun!" diyerek ebediyyete intikal etti. Sultan Murad'ın hançerle parçalanan barsakları, şehit olduğu yere bir türbe yapılarak gömüldü. ,Cesedi ise Bursa'ya nakledilerek Çekirge'deki türbesine defnedildi.

Silsile-i Sadât-ı Nakşibendiyye'den Hâce Seyyid Emir Kilâl (k.s.) Hazretleri, Muğnullebib isimli eserin sahibi ve topun mucidi olarak bilinen Cemaleddin Abdullah Efendi, Buhari'nin şârihi Semseddin Kirmani, Birinci Murad zamanında vefat etmişlerdir. İlk kazasker tayinleri, tımar kanunu ve minarelerden salatu selâm okuma adetleri bu devirde başlamıştır.

Erkek Çocukları:
Yakub Çelebi, Yıldırım Beyazid, Savcı Bey ve İbrahim.

Kız Çocukları:
Nefise ve Sultan Hatun.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
03-Murat Hüdâvendigâr
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WwW.GnCFrMTr.Tr.cX :: TürkiyeM :: Osmanlı Tarihi-
Buraya geçin: